
Yediveren Yayın Grubuna ait Mihenk Kitap markasıyla raflarda yerini alan ve okurların büyük beğenisini kazanan İnanmak Gerek kitabını, bu kez de kitabın yazarı Berna Türkkanı’dan dinledik.
İnanmak Gerek
İnanmak Gerek isimli kitabım yalnızca belli bir kesime hitap eden değil her insanın kendinden bir şeyler bulacağı, hayatın hemen hemen her alanına dokunan bir kitap oldu. Başımdan geçen hikayeleri paylaşmam, insanlara okurken yaşamış gibi hissedecekleri samimi bir kucak oldu. Aslında kendimizi ne kadar doğru yaşıyor sanıyor olsak da hayata daha farklı ve daha açık bakabilmemizi sağlayan bir kılavuz oldu. İnsanın önce kendisini keşfetmesi kendi potansiyelini ortaya koyabilmesi en önemlisi de kendini kazanabilmesi çok önemli. Çoğumuz ileri yaşlara gelmemize rağmen maalesef ki yeteneklerimizi fark edemiyoruz. Her şeyi yapabilecek potansiyelimiz varken mevcut şartlarımızı kaybettikten sonra pişmanlıklar içerisinde hayallerimizi bir başkasına teslim edip arkasından bakıyoruz. İnanın doğrusu bu değil. En büyük kötülüğü kendimize biz yapıyoruz. Çünkü kendimizi başkalarının yönetimine bırakıyoruz. Aslında kendimizi bırakmamız gereken tek bir Güç varken bizi yaratan bir Rabbimiz olduğunu unutup ona teslim olmak yerine bizim gibi yaratılan fanilere bırakıyoruz. İlk hatamız da burada başlıyor.
Ben kitabımda samimi bir şekilde buna yer verdim. Çünkü kulaklarım; etrafımdaki insanlardan “insan 33 yaşına kadar ne yaşayabilir ne anlatabilir ki” cümlelerini duydu. Sonrasında ise gözlerim; kitabımı okuduktan sonra ne kadar daha güçlendiklerini, hayatlarına daha olumlu bir şekilde devam ettiklerini kendilerinden ne kadar çok şey bulduklarını gördü. Hedefleri olmayan insanlar sizi anlayamaz. Hiç bir hayali olmayan insan verimli olamaz. Ancak sizi aldığınız kararlardan vazgecirip enerjinizi aşağı çekerler. O yüzden kimsenin kötü enerjisinin etkisinde kalmadan yoluna devam edebilmek gerektiğini düşünüyorum. Üzerinize ay doğmasını istiyorsanız o ay doğar. İşte bunun için de İNANMAK GEREK.
Kitabımda, iş hayatımda ve sosyal yaşamımda vatandaşlarla yaşadığım birçok diyaloğa yer verdim. Kimi zaman komik yönlerini, kimi zaman çekilmez hallerini, kimi zaman da hayatıma kattıkları sır gibi inanılmaz olayları anlattım. Bunun yanında hayat akışında olması ve olmaması gereken birçok konuyu ele aldım. Bazen esprili bir dille bazen de acımasızca eleştirerek. Eleştirilmek iyidir, tokat gibi gelir ancak kendine getirir, iyi bir çeki düzen verir. Kendimiz de öyle değil miyiz? Biri gelir eksik bir tarafımızı söyler önce sarsılırız, sonra şaşkınlık içerisinde düşünmeye başlarız. Halbuki bu durumu o güne kadar hiç fark etmemişizdir. Belki iki üç dakika bu durumu sindiremeyiz ancak sonrasında aldığımız bu eleştiriden dolayı daha bir farkında olarak daha bir dikkatle yaşarız.
Kitabın sonlarına doğru hem kendimin hem de okurların biraz daha özeline indim. Şöyle bir etrafıma baktığımda “evet buna da ihtiyaç var” dedim. İnsanı kendi ile hesaplaşmaya yönlendirdim. Fark edemediğimiz ancak hayatımızda çok büyük eksiklik olan maneviyatın gücünü anlatmaya çalıştım.
İyi şeyler, iyi niyetler çoğaldıkça hayat güzelleşir. Kötü şeyler, kötü niyetler çoğaldıkça hayat çekilmez hale gelir. Ruhu kire, kötülüğe bulanmış insanın kendine bile hayrı dokunmaz. Kendi hayatını da zorlaştırır etrafındaki insanların yaşamını da. Buna rağmen iyi kalmamız, dürüst yaşamamız ve güzellikleri çoğaltmamız gerek. Kendinize bir iyilik yapmak istiyorsanız öncelikle bir başkasına iyilik yapmakla başlamalısınız. Birinin yüzünü güldürmeyi deneyimlemelisiniz. O zaman ruhun iyileştiğini kendinizdeki farkı bile keşfediyorsunuz. Aslında ruhunu pamuklara sararak yaşamalı insan. Dışarıdan gelecek küçücük bir siyahi bir lekeye karşı korumalı yüreğini. Prens veya prenses olmalı kişi kendisine. Daha kaç kez pişman olacağız ki yaptıklarımızdan. Daha kaç tane keşke koyacağız hayat merdivenimize. Keşke demek yerine iyi ki diyerek devam etmeyi tercih edelim ve ona göre yaşayalım. An da aldığımız nefesin tekrarı yok. Şöyle bir geriye dönüp baktığımda “bedelini ödemediğim bir iyiliğimi hatırlamıyorum.” Bunlara rağmen iyi ve doğru kalmak ciddi önem taşıyor. Çünkü siz bunu insanlık adına kimseden bir şey beklemeden yapsanız da bu niyetinize karşılık sizden razı olan ve ödülünü size tahmin edemeyeceğiniz bir anda akıl sır erdiremeyeceğiniz bir şekilde sunan bir Yaratıcınız var. Dürüst yaşamak, insan kalabilmek ve her şeye rağmen gülebilmek önemli. Dibe vurduğumuz anlar da bazen hızlı yükselişin habercisidir. Unutulmamalı ki iyi bir yükseliş için de iyi bir inanç gerekli. İşte bu yüzden diyorum ki İNANMAK GEREK’ li.