Ana Sayfa İnceleme Pandemi Aileleri-Oya Akbaş’tan Etkileyici Bir Yazı

Pandemi Aileleri-Oya Akbaş’tan Etkileyici Bir Yazı

10 dk okunur
0
0
62

Pandemi aileleri…. Uzman Nöropsikolog Oya Akbaş’tan harika bir yazı. Oya Akbaş… Pandemi, Covit-19… Yazının detayları Kitap Magazin‘de…

Pandemi aileleri

“Pamdemi çocukları” tüm dünya bir gün bir anda salgın bir hastalık ile sarsıldık. Hayatımız tabiri caizse alt üst oldu. Sosyal hayatımız neredeyse bitti, sevdiklerimizden uzak kaldığımız yetmiyormuş gibi, vefat eden sevdiklerimize gerekli törenleri yapamadık. Okullar kapandı, işler evlere taşındı. Kimi evlilikler bitme noktasına gelirken kimileri toparlandı.

Tüm bunları hatta daha fazlasını bildiğinizi biliyorum. Ben sadece yazıma bir giriş yapmak istedim öncesinde. “Neyin öncesinde” derseniz; asıl yazmak istediğim, sizlere asıl anlatmak istediklerimin öncesin de. Evet, hazırsanız başlıyorum.

İşte tüm bu yaşanılan olumsuzlukların elbette ki hepimize olumlu, özellikle de olumsuz birçok etkisi oldu hatta üzerimizde kaldı.

Kimilerimiz evden çalışmaya fena halde alışmışken, alışamayanlarında çok fazla olduğunu gördük. Aile içerisinde ki sürekli bir arada olma hali çoğu kez gına getirdi. Hastalanarak iyileşme sürecinde yaşanılan sıkıntılara hiç girmiyorum. Ben işin psikolojik hatta alanım olan nöropsikoloji tarafındayım. Yani bu salgın hastalık sürecinde yaşanılan her şey bizi ve beynimizi psikolojik anlam da nasıl etkiledi.

Okula gitmek istemeyen, hatta evden dışarı adımını atmak istemeyen çocuklar, gençler tanıdım. Çoğu hastalanmaktan korktuğu için bunu yapmak istemediğini söylüyordu. Pandemiden önce hiç de böyle sorunları yoktu aslında. “pandemiden önce o kadar aktif biriydim ki, o kadar sosyaldim ki, tahmin bile edemezsiniz. Tekrar o günlerime döne bilecek miyim bilmiyorum?” Demişti bir seansım da 16 yaşında ki genç danışanım. Ya da zaten sosyal olmayanlar daha da içine kapandı. Zorla ite kaka dışarı bir vesileyle çıkarılanlar iyice eve kapandı hatta tamamen kendi içine kapandı. Bir danışanımın ablası ile o süreçte telefonla bağlantıdaydık. Danışanımın, pandemiden önce ki sorunu kendini tamamen dışarıya karşı izole etmesiydi. Çeşitli bahanelerle dışarı çıkmasını sağlıyorduk ama, pandemi sürecinde hayatı kendi odası, mutfak, banyo üçgeninde geçer olmuştu. Zaten endişeli olan ailesi daha da endişelere bürünmüştü.

Tüm bunlar yetmiyormuş gibi bir de özellikle ergenlik dönemi ya da sonrası gençlerin uyku düzenleri alt üst olmuştu. Atalet duygusu (yani tembellik) misafir gibi değil bu kez tamamen kalıcı olarak yerleşmişti ruhlarına, bedenlerine. Aileler endişeli, gençler bıkkın, mutsuz, çaresiz. Sabaha kadar bilgisayar karşısında, ya da ellerinde telefonları ile bir bağ kurup, sabaha karşı yatıp, akşam uyanarak aileleri ile zaten pamuk ipliğine bağlı olan bağlarınıda koparan bir sürecin içerisinde debelenip duruyorlar. Üstüne üstlük yaz geldi okullar tatil oldu, sınavlar bitti herkes iyice teleme peynirine döndü.

Peki, aslında ne olmuştu?

“PREFRONTAL KORTEKS”miz “ADRENALİN” e aç kalmıştı. Prefrontal korteks; işler sıkıcıysa, heyecansızsa,*pozitif stres yoksa, yapılması gereken çalışmaya başlaya bilmesi için enerji verici *adrenaline ihtiyaç duyar. Şimdi diyorsunuz ki bu adrenalini nasıl ve nereden bulup vereceğiz.

Adrenalin; böbrek üstü bezlerinin iç kısımları tarafından öz bölgede salgılanan bir hormondur. Bu hormonun görevi, canlıyı acil harekete hazırlamaktır. Korku, heyecan ve aşırı sinirli durumlarda daha çok salgılandığı var sayılsa da *pozitif stres durumlarında daha etkilidir.

“POZİTİF SİTRES” günlük hayat içerisinde yapmamız gereken tüm işleri yerine getirmek için duyduğumuz istek. İşe gitmek, işe gitmek için sabah erken kalkmak gerekliliği bilinci için de bunun pozitif stres algısı. Yani hayata dair, yatağın içinde yapılması gereken tüm sorumlulukların yerine getirilmesi gerekliliğinin bilinci ile beynimizin prefrontal bölgesine adrenalin pompalama. Hal böyle olunca gün içerisin de çocuklarımızı heyecanlandıracak, mutlu edecek, pozitif stres anlamında onu harekete geçirecek doneler yoksa, çocuklar kendilerini bırakı veriyorlar bir yerlere.

Elbette ki sürekli onları heyecanlandıracak aktiviteler bulmak, uygulamak kolay değil. Lakin bununla ilgi biraz mesai harcanarak onlara gün içerisin de bazı sürprizler yapıla bilir. Alış verişe çıkmak, spor, yoga, dans etmek gibi fiziksel aktivitelerin yanı sıra yakın yeşil alanlarda piknik yapmak, ya da ev içerisinde mutfak faaliyetleri, ufak tefek tamir işleri, odalarının şeklini değiştirerek başka bir form a sokma teklifi. Hep söylediğim gibi, “çocuğunuzu gözlemleyin iyi tanıyın.” Onları iyi tanıyan anne babalar olarak, neye nasıl tepkiler vereceklerini siz biliyorsunuz.

Umutsuzluğa yer yok… onları pozitif strese sokacak adrenalin deposu eliniz de haydi başlayın yavaş yavaş zerk etmeye.

Analojik olarak düşünürsek; elimiz de bir ilaç var. Bu ilacı biz yaptık. Bu ilaç; içen kişiye enerji, heyecan, pozitif enerji ile birlikte yaşama azmi veriyor. Bu ilacı iyileşmesini istediğiniz kişiye iyileşene kadar her gün taze hazırlayarak bir doz verin. Yavaş yavaş kendilerine geldiklerini göreceksiniz.

Daha İlgili Makaleler Yükle
Daha Yükle Haber Servisi
Daha Fazla Yükle İnceleme

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Okumanda fayda var!

En Çok Sevdiğin Üzer Romanı Bireysel Yaşamlara Işık Tutuyor

En Çok Sevdiğin Üzer… Mehmet Erkan… Yediveren Yayınları… Mehmet Erkan, b…