Ana Sayfa Haber Pedagog Oya Akbaş Yazdı: Bana Seni Anlat Anne, Bana Seni Anlat Baba

Pedagog Oya Akbaş Yazdı: Bana Seni Anlat Anne, Bana Seni Anlat Baba

10 dk okunur
0
0
536

Pozitif Disiplin, Özel Çocuk, Pozitif Sınır Koyma Teknikleri ve Anne Karnında Yuva Sıcaklığı isimli kitapların yazarı Uzman Pedagog ve Nöropsikolog Oya Akbaş, Kitap Magazin okurları için yazdı: Bana Seni Anlat Anne, Bana Seni Anlat Baba

Bana Seni Anlat Anne, Bana Seni Anlat Baba

Hayatın başlangıç noktası neresidir diye sorsam sizlere, ne dersiniz? Hayatın başlangıç noktası bebekliktir. Anne karnın da başlar hayatımız ve doğarız. Bebeklik, çocukluk dönemleri bizi biz yapan, ileriye dönük tüm hayatımızı oluşturacak olan dönemlerdir.

Artık bir yetişkin olduğu halde birçok duygusal, ruhsal, psikolojik sorunla baş etmek zorunda kalan ya da baş edemeyen çok danışanım var. Temelleri hep çocukluk travmaları. Onlarda bu durum ortaya çıktığında çok şaşırıyorlar oysa ilk bebeklik dönemiyle birlikte atılan temellerin yanısıra; ilk çocukluk, çocukluk ve ergenlik dönemlerinin etkilerini üzerlerinde fazlasıyla taşıyorlar.

Travma dediğimiz durum ise hayatımızın her dönem ve yaşında bizi çok derinden etkileyen, baş ettiğimizi düşündüğümüz halde farklı farklı davranış bozuklukları ile karşımıza çıkan olay ya da olaylardır.

Bir de tabi hepimizin olaylara verdiği tepkiler, bizi etkileme ve psikolojik boyutları farklıdır. Yaşanan kötü bir olay neticesinde hepimiz farklı tepkiler verir, farklı etkileniriz. Ben çok güçlüyüm, bu durumla baş ettim ya da baş ederim söylemleri çok da doğru olmaz. Ne kadar güçlü olsak da, baş ettiğimizi düşünsekde profesyonel yardım almaktan çekinmemeliyiz. Ama tabi sadece profesyonel yardım almakta yetmez, bu bir ekip çalışmasıdır. Ne tek başınıza siz, ne de tek başımıza biz uzmanlar bir şey yapamayız. Örnek; diyelim kalp hastasısınız ve aynı zamanda hem şekeriniz hem de fazla kilolorınız var. Böyle bir durumda sadece kalbi tedavi etmek, sadece şekeri kontrol altına almak ya da sadece kilo vermek yeterli olmayacaktır. Sağlıklı olmak için, zamana yayarak, eş zamanlık olarak tüm bunları aynı anda yapmak zorundasınızdır. Bir kalp doktoruna gitmeli, endokronolijiye görünmeli, aynı anda da bir diyetisyenle anlaşarak nasıl kilo vereceğinizi öğrenmelisiniz. Aksi taktirde tam olarak sağlığınıza kavuşamazsınız. İşte psikolojik süreçte aynı bu şekilde işler. Terapiler, gerekiyorsa ilaç takviyesi ve sizin çabalarınız. Tabi hekiminizin söylediklerine bire bir uymakta cabası.

Şöyle diye bilirsiniz; “hiç bir travmam yok, çocukluğumda iyi geçti, her şey yolunda gibi ama yine de benim için bir şeyler sanki hiç yolunda gitmiyor. Şöyle şöyle olumsuzluklarla karşılaşıyorum sürekli, ya da böyle böyle korkularım var. Bu durumda benim yaşam kalitemi düşürüyor.” Her şeyi kendine dert eden, pinpirikli, aşırı mükemmeliyetçi, korku ve endişeleri olan, güven duymayan, öfkeli, sorumluluklarını yerine getiremeyen ve daha bunun gibi birçok sorunla baş etmeye çalışıyor olabilirsiniz. Siz farkında olmasanızda size bu düşünceler ya da davranışlar inanın yine bilinç altınızda çocukluktan beri biriktirdiklerinizden kaynaklı.

İnsanlar öncelikle ne ister diye yapılan araştırmaların neticesinde çıkan sonuç; “Kendini kanıtlamak, insan doğasının en temel gereksinimidir.” Demiş William Winter. Buna ek olarak ben de diyorum ki taktir görmek, sevilmek, güven duymaktır. Bunlardan yola çıkarak da şöyle devam ediyorum, ama maalesef, başkalarıyla ilgilenmektense sadece kendimizle ilgileniyoruz.

Viyanalı ünlü psikolog Alfred Adler, YAŞAM SİZE NE İFADE ETMELİ adlı bir kitap yazmıştı. Bu kitapta, “Yaşamda en çok zorluk çeken kişi dostlarıyla ilgilenmeyen kişidir ve bu kişi başkalarına zarar verir. İnsanlığın yaşadığı başarısızlıklar bu kişiler yüzündendir.” Demiştir. İnsanları sevip, sevmemek tabi ki tercih meselesi. Sadece bize değil başkalarına kötülük etmiş insanları sevmeyiz, yakın çevremizde ki insanlardan zarar görmüşsek sevmeyiz. Bunların hepsi terchiniz elbette. Neyi ne kadar kötü gördüğünüzde. Belli ölçülerde bağışlayıcı, hoş görülü, sevecen olmak hiç de zor değildir. Özellikle aile içerisinde çok rastladığım bu durum, eşlerin arasında, anne babaların çocukları arasında görünmez bir engel oluşturuyor. Her daim birbirinin açınığı arayan ilişkilerin ömrü pamuk ipliğine bağlıdır. Sevgili öğretmenlerimizin, öğrencileri ile olan ilişkileri de olumluma ve hoş görü üzerine kurulmalıdır. “Marifet iltifattan doğar.” Sözünü hayat felsefesi yapsak aslında, hep ben ben demesek, yaşam herkes için kolay yaşanılır bir hal alır.

Çocukluk çağlarının ne kadar önemli olduğunu biliyorsunuz, lütfen onlara kendinizi anlatın ama sadece sözcüklerle değil, davranışlarınızla. Başkalarına ve onlara olan davranışlarınızla. Bencillikten uzak. Sevmeyi bilen, hoş görülü insanlar olarak onlara örnek olun.

 

Bir sonra ki yazımda görüşmek üzere,

Uzm. Pedagog Nöropsikolog

Oya Akbaş

 

Oya Akbaş Kimdir?

Oya Akbaş, Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümünden mezun olmuştur. Aile ve çocuk eğitimi alanında araştırmalar yapmış ve çeşitli makaleler kaleme almıştır. Ayrıca Pozitif Disiplin, Özel Çocuk, Pozitif Sınır Koyma Teknikleri ve Anne Karnında Yuva Sıcaklığı isimli kitapları  yazmıştır. Yeditepe Üniversitesi Ergen Psikolojisi bölümünde yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır.

Kitapları detaylı incelemek ve satın almak için tıklayınız!

Daha İlgili Makaleler Yükle
Daha Yükle Haber Servisi
Daha Fazla Yükle Haber

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Okumanda fayda var!

Avrupa Türkiyeli Yazarlar Grubu’ndan Çiğli’ye Ödül

Avrupa Türkiyeli Yazarlar Grubu’ndan Çiğli’ye ödül… Çiğli Belediyesi… İlkbahar…