(Tamamen mizah amaçlıdır, hiçbir şekilde gerçeği yansıtmamaktadır.)
Yapmış olduğu çevirilerde romanların kurgularını değiştiren ve kafasına göre çeviri yapan adam olarak tanınan çevirmen Erol D., çeviri süreçlerinin perde arkasını Kitap Magazin’e anlattı. Çevirmen Erol D., kitabı sevdirmek adına önemli bir kamu hizmeti gerçekleştirdiğini iddia etti.
Gregor Samsa’yı kedi yaptım!
Aslında her şey Kafka’nın meşhur romanı Dönüşüm’ü çevirirken başladı. Çayımı aldım, bilgisayarın başına geçtim. Bilirsiniz, Dönüşüm romanının ilk cümlesi “Gregor Samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.” Bu cümleyi yazdıktan sonra çayıma şeker atmayı unuttuğumu fark ettim. Şeker almak için mutfağa gittiğimde bizim hanım bilgisayar başına geçmiş. İlk cümleyi okumuş. Bizim hanım böcekten çok korkar. “Ay bu ne böyle!” diye çığlık attı. Apar topar koştum. Durumu anlayınca, sırf o korkmasın diye böceği kedi yaptım. Giriş cümlesini “Gregor Samsa bir sabah pembe rüyalardan uyandığında, kendini yatağında minnoş, kucak delisi, şirin bir kediye dönüşmüş olarak buldu” diye değiştirdim. Hemen ardından da “Yanlışlık olmuş hayatım,” diyerek hanımdan özür diledim.
Eh, bir defa kedi yaptık. Mecburen kedi olarak devam ettirdim. Gregor Samsa kedi olunca bütün dertlerden ve sıkıntılardan kurtuldu bir anda. Ev halkına neşe saçmaya başladı. Herkes mutlu oldu. Aile saadeti yerine geldi. Kitabı böyle yayımladık. Baktık ki bizim çeviri diğer çevirilerden daha çok ilgi gördü. İlk cümleyi okuyan herkes bizim çeviriye yöneliyor. Hal böyle olunca biz de devam ettik.
Raskolnikov’un baltasını gül yaptım
Yayınevi bu sefer Dostoyevski’nin en ünlü eserlerinden Suç ve Ceza romanının çevirisini yapmamı istedi. Oturdum başladım çeviriye. Her şey yolunda gidiyordu. Ama gelin görün ki, Raskolnikov eline baltayı almış, ev sahibi kadını öldürmek üzere yola çıktı. Gencecik yaşta katil olacak. Hem kadına da acıdım. Yaşını almış, kendi halinde, üç beş kuruş kirayla geçim sağlamaya çalışan dul bir kadın sonuçta. İkisine de kıyamadım. Baltayı kaldırıp yerine gül koydum. Raskolnikov gül ile kadının kapısına dayandı. Gülü uzattı. E, yapacak bir şey kalmayınca yapıştırdım bir de evlilik teklifi. Kadın dünden razı. Bulmuş gencecik delikanlıyı. Aile arasında ufak çaplı bir düğünle dünya evine girdiler. İkisi de mutlu mesut bir hayat yaşadı. En sonunda kadın öldü. Bütün mirası Raskolnikov’a kaldı. Daha ne olsun.
Bu çevirim de diğer çevirilerden daha çok sattı. Raskolnikov’un baltası yerine Raskolnikov’un gülleri miti yayıldı. Hatta geçenlerde bir okur bundan esinlenerek bir şiir bile yazmış.
Elimde Raskalnikov gülleri
Kapında böyle bekliyorum geceleri
Senin için sıralıyorum heceleri
Ne zaman okuyacaksın bu dizeleri
Ulysses çevirilerinde en iyisi benimki
Mesela James Joyce’in Ulysses kitabı. Çok okuduğunu zanneden herkesin sırf entel görünmek için aldığı kitap. Kimse okuyamaz. Kardeşim, bilinçli okurun olmadığı bir ülkede bilinç akışı tekniği ile kitap mı çevrilir? Ama ben ne yaptım. Hemen başladım, “Soğuk ve fırtınalı bir geceydi,” diye romanı çevirmeye. Güzel bir aşk hikayesine bağladım. Bakın, artık herkes sayemde Ulysses okuyabiliyor.
Genç Werther’in Acıları mesela. Ne gerek var? Genç Werther’in Neşeli Günleri diye bir çeviri yapmışım, dillere destan. Düşünsenize, karakteri Yeşilçam’a soktum. Neşeli Günler filminde Adile Naşit ve Münir Özkul ile tanıştı. Huzur geldi çocuğa.
Paulo Coelho’dan tebrik telefonu aldım
Geçenlerde Simyacı romanını çevirdim. Santiago’yu rahip olmak için kervanlarla, dağlarla tepelerle uğraştırmak yerine, Ortaköy’deki Büyük Mecidiye Camisine müezzin yaptım. Boğazın kenarında, püfür püfür. Kitap o kadar beğenildi ki, yaptığım çeviriyi yeniden İspanyolca’ya çevirip kitabın yazarı Paulo Coelho’ya okutmuşlar. Adam arayıp beni tebrik etti. Diğer kitapların çevirisini istiyor.
Dünyadan sipariş yağıyor
Çevirilerim artık dilden dile yayıldı. Dünya çapında birçok yazar kitaplarının çevirisi için beni arıyor. Chuck Palahniuk ile Dövüş Klübü için prensipte anlaştık. Karagümrük Spor Klübü ile yan yana getirdiğimiz şahane bir eser olacak. Bir başka ünlü yazar Haruki Murakami sırada bekliyor. Onunla da ilgili projelerim var. Orhan Pamuk, İngilizce roman yazsam çevirisini yapar mısın diye sordu. Düşünün geldiğim noktayı.
Kamu hizmeti yapıyorum, Nobel’i hak ettim
Ben insanlara anlayacakları dilden çeviriler yapıyorum. Neymiş efendim, edebiyat ve sanat rahatsız etmek içinmiş, sanatçı toplumu uyandırmak için varmış. Ne gerek var. İnsanlar halinden memnun. Bırakın uyusunlar. Benim çevirilerim sayesinde kaç kişinin uyku problemi çözüldü haberiniz var mı? Ben kamu hizmeti yapıyorum. Nobel edebiyat ödülünün bana verilmesi gerekir.